
Yıldızlar, evrenin parlayan mücevherleri olarak gece gökyüzünü süsler, ancak onların yaşam döngüsü inanılmaz bir hikâyedir. Bir yıldız, dev bir gaz ve toz bulutu olan nebula içinde sıkışarak doğar. Yerçekimi, bu bulutu ısıtır ve sonunda nükleer füzyon başlar; böylece bir yıldız parlamaya başlar. Örneğin, Güneş’imiz gibi orta büyüklükteki yıldızlar, yaklaşık 10 milyar yıl boyunca hidrojen yakar.
Yıldızların sonu, büyüklüklerine bağlıdır. Güneş gibi yıldızlar, yakıtları bitince kırmızı dev haline gelir ve ardından dış katmanlarını dökerek beyaz cüce olur. Daha büyük yıldızlar ise dramatik bir şekilde süpernova patlamasıyla hayatlarını sonlandırır. Bu patlamalar o kadar güçlüdür ki, bir galaksiyi bile gölgede bırakabilir. Süpernovalar, yeni yıldızların oluşumu için gerekli elementleri evrene saçar ve bazen geride nötron yıldızı veya karadelik bırakır.
Yıldızların yaşam döngüsü, evrenin kimyasal evrimini yönlendirir. Vücudumuzdaki karbon ve oksijen gibi elementler, eski yıldızların kalıntılarından gelir. Bilim insanları, bu süreçleri anlamak için Hubble ve James Webb Uzay Teleskobu gibi araçlarla uzayı inceler. Yıldızların doğuşu ve ölümü, evrenin sürekli değişen bir sahne olduğunu hatırlatır.