1919 yılına ilişkin İngiliz belgeleri, Anadolu’daki kurtuluş hareketinin bağımsız bir Cumhuriyete doğru yol aldığını belirtmekten geri kalmamaktadırlar.
Yine 22 Eylül 1919 tarihli The Times gazetesi Sivas Kongresinden “Sivas’taki Anadolu Cumhuriyeti” diye söz etmektedir. Bütün bu belgeleri düzenleyenler, Anadolu’daki ulusal direnişin Cumhuriyete dönüşeceğini sezmiş bulunuyorlardı. Nitekim aynı tarihlerde İstanbul’daki kimi Osmanlı yöneticilerinin de Mustafa Kemal’in Cumhuriyeti getireceğinden kaygı duydukları görülmektedir.
Son Osmanlı sadrazamlarından Ali Rıza Paşa, bir söyleşi sırasında Mustafa Kemal’i Ahmet İzzet Paşa’ya çekiştirirken :
“Cumhuriyet yapacaklar, Cumhuriyet!” diye bağırmaktan kendini alamamıştır.
Atatürk, son Osmanlı sadrazamlarından birinin, Anadolu’daki Kurtuluş Savaşı’nın Cumhuriyete doğru gittiğini çabucak kavramasının önemli bir sezgi olduğunu, ince ve yergili bir dille şöyle anlatmaktadır:
“Doğrusunu isterseniz efendiler, Makedonya’da Osmanlı İmparatorluğunun Garp Orduları Başkumandanı Ali Rıza Paşa’nın aslanlardan mürekkep, koskoca Türk ordularını, mahv ü perişan ettirdikten sonra ve kıymetli Makedonya topraklarını düşmanlara terk ve teberru ettikten sonra, devletin en müşkül anında, Vahdettin’in hâdim-i amali olmak için, icap eden evsafı iktisap eylemiş olduğuna ve bu meşhur ordular başkumandanının, bu defa kendine en mahir muavin olarak eski erkânı-harbiye reisini, Harbiye Nezaretine getirmeyi düşüneceğine, tabiî nazariyle bakılabilirdi. Fakat teşebbüsat-ı milliyenin, cumhuriyeti istihdaf ettiğini, bu kadar sürat ve suhuletle ihtisas ve idrak eyleyeceğine takdirhan olmamak mümkün değildir.”
Öte yandan Atatürk’ün verdiği bilgilere göre Cumhuriyet, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki hoca milletvekillerinin sezdiği ve ürktüğü bir terimdi. Nitekim bunlar, 1921 yılında Cumhuriyetten çekinerek söz ediyorlar ve
“Maksat, hukuk-u hilâfet ve padişahîyi muhafaza etmek ve memleket ve âlem-i İslâmın hayat-ı hazıra ve müstakbelesi için azim teşettüt ve mahzurları davet eden Cumhuriyet şeklinden katiyen sakınmaktır” diyorlardı. Üstelik bu hoca milletvekilleri,
“Büyük Millet Meclisi’nde teşekkül eden Müdafaa-i Hukuk grubu maksadının hilâfet ve saltanat şeklinin Cumhuriyet inkılâbını istihdaf eylediğini” seziyor ve bu tür girişimlere bağlı kalmayacaklarını da bildiriyorlardı.
Yine 22 Eylül 1919 tarihli The Times gazetesi Sivas Kongresinden “Sivas’taki Anadolu Cumhuriyeti” diye söz etmektedir. Bütün bu belgeleri düzenleyenler, Anadolu’daki ulusal direnişin Cumhuriyete dönüşeceğini sezmiş bulunuyorlardı. Nitekim aynı tarihlerde İstanbul’daki kimi Osmanlı yöneticilerinin de Mustafa Kemal’in Cumhuriyeti getireceğinden kaygı duydukları görülmektedir.
Son Osmanlı sadrazamlarından Ali Rıza Paşa, bir söyleşi sırasında Mustafa Kemal’i Ahmet İzzet Paşa’ya çekiştirirken :
“Cumhuriyet yapacaklar, Cumhuriyet!” diye bağırmaktan kendini alamamıştır.
Atatürk, son Osmanlı sadrazamlarından birinin, Anadolu’daki Kurtuluş Savaşı’nın Cumhuriyete doğru gittiğini çabucak kavramasının önemli bir sezgi olduğunu, ince ve yergili bir dille şöyle anlatmaktadır:
“Doğrusunu isterseniz efendiler, Makedonya’da Osmanlı İmparatorluğunun Garp Orduları Başkumandanı Ali Rıza Paşa’nın aslanlardan mürekkep, koskoca Türk ordularını, mahv ü perişan ettirdikten sonra ve kıymetli Makedonya topraklarını düşmanlara terk ve teberru ettikten sonra, devletin en müşkül anında, Vahdettin’in hâdim-i amali olmak için, icap eden evsafı iktisap eylemiş olduğuna ve bu meşhur ordular başkumandanının, bu defa kendine en mahir muavin olarak eski erkânı-harbiye reisini, Harbiye Nezaretine getirmeyi düşüneceğine, tabiî nazariyle bakılabilirdi. Fakat teşebbüsat-ı milliyenin, cumhuriyeti istihdaf ettiğini, bu kadar sürat ve suhuletle ihtisas ve idrak eyleyeceğine takdirhan olmamak mümkün değildir.”
Öte yandan Atatürk’ün verdiği bilgilere göre Cumhuriyet, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki hoca milletvekillerinin sezdiği ve ürktüğü bir terimdi. Nitekim bunlar, 1921 yılında Cumhuriyetten çekinerek söz ediyorlar ve
“Maksat, hukuk-u hilâfet ve padişahîyi muhafaza etmek ve memleket ve âlem-i İslâmın hayat-ı hazıra ve müstakbelesi için azim teşettüt ve mahzurları davet eden Cumhuriyet şeklinden katiyen sakınmaktır” diyorlardı. Üstelik bu hoca milletvekilleri,
“Büyük Millet Meclisi’nde teşekkül eden Müdafaa-i Hukuk grubu maksadının hilâfet ve saltanat şeklinin Cumhuriyet inkılâbını istihdaf eylediğini” seziyor ve bu tür girişimlere bağlı kalmayacaklarını da bildiriyorlardı.