forumagel
Admin
- Katılım
- 12 Ocak 2019
- Konular
- 5,943
- Mesajlar
- 6,059
- Beğeni
- 19
- Online
- 4 saat 17 dakika
- Yaş
- 34
Bilim insanları 41 bin yıl önce Tazmanya'da yaşayan Aborjinler hakkında yeni bir keşif yaptı. Bölgedeki çamur örneklerini inceleyen araştırmacılar, Aborjinlerin ateş kullanımına dair ilginç sonuçlara ulaştı.
Bilim insanları, Tazmanya’daki Aborjinlerin 41 bin yıl önce ateşi nasıl kullandığını ortaya koyan çarpıcı bir araştırma yaptı. Birleşik Krallık ve Avustralya’dan araştırmacılar, Tazmanya'daki yerli toplulukların ateşi, çevreyi şekillendirmek ve doğal kaynakları daha verimli kullanmak için kullandığını tespit etti.
Cambridge Üniversitesi'nden araştırma lideri Matthew Adeleye'nin açıklamalarına göre, yapılan araştırmalar, ilk Aborjin yerleşimcilerinin 41 bin 600 yıl önce sulak alanlar ve ormanları kullanabilmek için ateşten faydalandığını ortaya koyuyor. Bilim insanları, Bass Boğazı’ndaki adalardan alınan çamur örneklerini inceledi ve çamurdaki odun kömürü kalıntılarında ani bir artış tespit etti. Bu bulgular, Tazmanya'nın bitki örtüsünde yaklaşık 40 bin yıl önce büyük bir değişim yaşandığını gösteriyor.
Tazmanya, Avustralya’nın güneydoğu kıyısının 240 kilometre açıklarında bulunuyor ve son Buzul Çağı sırasında Avustralya anakarasından ayrılmadan önce kara köprüsüyle bağlıydı. Yüksek deniz seviyeleriyle sonlanan bu dönem yaklaşık 8 bin yıl önce sona erdi.
Araştırmanın sonuçları, Tazmanya'daki ilk Aborjin yerleşimcilerinin araziyi şekillendirmek amacıyla ormanları yakarak açık alanlar oluşturduğunu ortaya koyuyor. Bu, onların yaşam alanlarını verimli hale getirmek ve kültürel faaliyetlerde bulunmak için ateşi kullandıklarını gösteriyor. Daha önce, Avustralya anakarasında da benzer şekilde Aborjinlerin ateşi çevresel düzeni şekillendirmede kullandığına dair bulgular mevcuttu, ancak Tazmanya için bu kadar ayrıntılı çevresel veriler ilk kez elde ediliyor.
Adeleye, Tazmanya'nın ilk arazi yöneticileri olarak Aborjinlerin büyük bir rol oynadığını belirterek, bu keşfin, Avustralya’daki yerli halkların çevre koruma programlarında daha fazla söz sahibi olmalarını sağlaması gerektiğine dikkat çekti. Bu bulgular, yerli toplulukların çevresel bilgilerini ve uygulamalarını daha fazla dikkate almanın önemini vurguluyor.