Yolları önce İstanbul’da kesişti… Kırk üç yıl sonra tekrar buluştular…
Ama cinayet kurbanı olarak toprağın altında!
Kemal Doğan, namı diğer Garip Keto; Mahir Aynalı, namı diğer Bülbül Maho ve Tahir Karabekir, namı diğer Mösyö Taho… 1958-1962 yılları arasında İstanbul Hisarüstü’nde aynı gecekonduyu paylaşmış üç arkadaş. Garip Keto, hırsızlıktan defalarca hapse girip çıkmıştı ve sonunda tövbe etmişti, öldürüldüğünde Ankara Kaleiçi’nde değnekçilik yapıyordu. Bülbül Maho sesinin güzel olduğunu düşünmesine rağmen şarkıcı olamayınca lüks bir randevuevi patronu olmuş, çok para kazandığı bu işten elini eteğini çekmiş İstanbul Cihangir’de yaşıyordu. Mösyö Taho ise Antalya’daki esrar dağıtım işinin patronuydu.
Garip Keto, Bülbül Maho ve Mösyö Taho’nun yolları önce İstanbul’da kesişmişti; kırk üç yıl sonra da tekrar buluştular… Ama birer cinayet kurbanı olarak toprağın altında!
Cüneyt Ülsever, Hisarüstü Cinayetleri adlı romanında detaylı ve titiz bir kurguyla polisiyenin tüm olanaklarından yararlanarak, okurunu esir alıyor. İlk kez 2008 yılında yayımlanan roman, gözden geçirilmiş haliyle okura sunuluyor.
Kitaptan:
Odanın dışında bir kadın bekliyordu. Batur Komiser kadına bakar bakmaz iki özellik dikkatini çekti. Kadın fena çökmüştü. Başı neredeyse omuzlarının arasında kaybolmuştu. Eski püskü ince mantosunun içinde basbayağı kamburu çıkmış, sanki soğuktan korunmak için mantonun içinde kaybolmuştu. Ayrıca kadın oldukça yaşlıydı, pekâlâ torunları askere gidecek, evlenecek yaşa gelmiş olabilirlerdi. Ancak, incecikti, oldukça uzundu; tüm çöküklüğüne, ucuz mantosuna rağmen endamlıydı. Çakır gözlerinin, beyaza karışmış sarı saçlarının altından attığı masum bakışlar çok ama çok etkiliydi. Kadın yaşına rağmen hâlâ güzeldi, hem de çok güzeldi.
(…)
Rıza Şen uzun bir sessizlikten sonra nazikçe sordu:
“Buyrun efendim, gecenin bu saatinde...”
“Bir cinayeti ihbar edeceğim.”
“Mösyö Maho Cinayeti mi?”
“Yok onu değil ama onunla ilgili başka bir cinayeti ihbar edeceğim.”
Rıza da Batur da şaşırıp kalmışlardı. Rıza zor duyulur bir sesle “Başka bir cinayet mi?” diye sordu.
Kadın da zor duyulur bir sesle cevap verdi:
“Evet, yeni bir cinayet. Katil de benim. Zaten teslim olmaya geldim.”
Başkomiser yine zor duyulur bir sesle “Kimi vurdunuz?” diye sordu.
“Kartal Şaşmaz’ı. Kumarhane müdür yardımcısı Kartal Şaşmaz’ı...”
Ama cinayet kurbanı olarak toprağın altında!
Kemal Doğan, namı diğer Garip Keto; Mahir Aynalı, namı diğer Bülbül Maho ve Tahir Karabekir, namı diğer Mösyö Taho… 1958-1962 yılları arasında İstanbul Hisarüstü’nde aynı gecekonduyu paylaşmış üç arkadaş. Garip Keto, hırsızlıktan defalarca hapse girip çıkmıştı ve sonunda tövbe etmişti, öldürüldüğünde Ankara Kaleiçi’nde değnekçilik yapıyordu. Bülbül Maho sesinin güzel olduğunu düşünmesine rağmen şarkıcı olamayınca lüks bir randevuevi patronu olmuş, çok para kazandığı bu işten elini eteğini çekmiş İstanbul Cihangir’de yaşıyordu. Mösyö Taho ise Antalya’daki esrar dağıtım işinin patronuydu.
Garip Keto, Bülbül Maho ve Mösyö Taho’nun yolları önce İstanbul’da kesişmişti; kırk üç yıl sonra da tekrar buluştular… Ama birer cinayet kurbanı olarak toprağın altında!
Cüneyt Ülsever, Hisarüstü Cinayetleri adlı romanında detaylı ve titiz bir kurguyla polisiyenin tüm olanaklarından yararlanarak, okurunu esir alıyor. İlk kez 2008 yılında yayımlanan roman, gözden geçirilmiş haliyle okura sunuluyor.
Kitaptan:
Odanın dışında bir kadın bekliyordu. Batur Komiser kadına bakar bakmaz iki özellik dikkatini çekti. Kadın fena çökmüştü. Başı neredeyse omuzlarının arasında kaybolmuştu. Eski püskü ince mantosunun içinde basbayağı kamburu çıkmış, sanki soğuktan korunmak için mantonun içinde kaybolmuştu. Ayrıca kadın oldukça yaşlıydı, pekâlâ torunları askere gidecek, evlenecek yaşa gelmiş olabilirlerdi. Ancak, incecikti, oldukça uzundu; tüm çöküklüğüne, ucuz mantosuna rağmen endamlıydı. Çakır gözlerinin, beyaza karışmış sarı saçlarının altından attığı masum bakışlar çok ama çok etkiliydi. Kadın yaşına rağmen hâlâ güzeldi, hem de çok güzeldi.
(…)
Rıza Şen uzun bir sessizlikten sonra nazikçe sordu:
“Buyrun efendim, gecenin bu saatinde...”
“Bir cinayeti ihbar edeceğim.”
“Mösyö Maho Cinayeti mi?”
“Yok onu değil ama onunla ilgili başka bir cinayeti ihbar edeceğim.”
Rıza da Batur da şaşırıp kalmışlardı. Rıza zor duyulur bir sesle “Başka bir cinayet mi?” diye sordu.
Kadın da zor duyulur bir sesle cevap verdi:
“Evet, yeni bir cinayet. Katil de benim. Zaten teslim olmaya geldim.”
Başkomiser yine zor duyulur bir sesle “Kimi vurdunuz?” diye sordu.
“Kartal Şaşmaz’ı. Kumarhane müdür yardımcısı Kartal Şaşmaz’ı...”